15 Mayıs 2017 Pazartesi

ilk adımı sen at !

her yerde bangır bangır mesaj içeren şarkılar duyuyorum, youtube kanallarında bir sürü video paylaşılmış bu mesaj ya da mottoyla işte adına her ne diyorsanız...


Olay şu ; ilk adımı sen at !! diyorlar. Şimdi hiç ilk adımı atan biri olmadığıma göre biraz da benden dinleyin bu tarafını.

 Neden hiçbir zaman ilk adımı atan ben olmadım ?

Şanslıydım diyelim. Her zaman peşinden koşulan aranıp sorulan mesajla bayılan taraf ben oldum. Şimdi diyeceksiniz ki hiç mi peşinden koşmadın ? Koşmadım :) Baktım benimle vakit geçirmekten hoşlanmıyor ama ben hoşlanıyorum ben seviyorum ama o beni sevmiyor içinden çıkılmaz bir durum oluyor. Şöyle yaptım başta acıtan bir süreç oluyor ama konuşmayı kesiyorum hatta siliyorum belki engelliyorum bile bir ay bile geçmeden naber ne yapıyorsun özledim buluşalım mı seni görmem lazım konuşalım mı şeklinde mesaj silsilesi geliyor. Alın işte size  karşınızda peşinizden koşmaya ve hatta depar atmaya hazır bir adam...
Hiç şaşmaz bu taktik benim hayatımda hep çalıştı :)

Ama siz yine de gurur yapmayın seviyorsanız aşıksanız gurur en büyük eşeklik bence. Bunu da bana eski bir sevgilim söylemişti :) Kendisi şimdi musmutlu evleniyooooor :)


Onca anlattığım şeylerden sonra peki sen neden yalnızsın diyeceksiniz ? Yoksa gurur mu yaptın diye soracaksınız belki...

Gurur da yapmadım bugüne kadar seviyorsam söyledim hep sevmiyorsam da aynı şekilde zaten yalandan nefret ederim hiçbir şeyi de saklamam. Kibir ya da ego konusuna gelince aşıksam yapmam ki yapmamıştım da ama tabi karşı tarafın değer vermekten haberi olmadığı için ne yapsam da olmayacaktı olmadı da zaten..

Ben hayatımda birinin olmamasını çok zor biri olmama bağlıyorum. Herkes benimle yapamaz, taşıyamaz beni diye düşünüyorum ki yaşadıklarım da bana hep bunu gösterdi. Önce tavırlarım sonra giyim tarzım en son da arkadaşlarımla olan ilişkim battı karşı tarafa tümüyle ben onun hayatında kocaman bir hata gibi durmaya başladım sonra da silinip gittim onun hayatından.
İlk başta her şey çok güzel masal gibi hatta şu konuşma geçiyor:
- ben senin kıyafetine niye karışayım ki öküz müyüm ben o kadar ?
-istediğini giyebilirsin yanında ben varım..
-kırmızı ruj tabi sürebilirsin..
Sonra bunların tam tersi olmaya başlıyor... O kadar da öküz çıkıyorlar ki..
Sonra diyorlar ki ilk adımı sen at, sağ ol canım almayayım kalsın hepsi birbirinin aynısı zaten...



Son olarak küçük  bir not;

Sadece dondurma şarkılarında güzelsiniz, mesajlı şarkılar :)










9 Mayıs 2017 Salı

şampiyonlar liginden amatör lige düşmek

Evetttttt, başlıktan da  anlaşılacağı üzere konumuz eski sevgilimizin yeni sevgilisi, sözlüsü, nişanlısı ya da  karısı :))))))


son günlerde duyduğumuz ve bazılarımızın da  yakından takip ettiği murat boz aslı enver ayrılığından sonra benim de aslında eski yaşadıklarım aklıma geldi diyebilirim...

Şans mı desem yoksa başka bir şey mi bilmiyorum ama hiçbir eski sevgilim benden sonra benden daha iyisini ve güzelini bulamadı. Vallahi beddua etmiyorum ahım tutmuş olabilir ama gördüğüm tipler de tövbe estağfurullah biraz şey yaniiii :)))


hani o kadar bakıyorum da dua bile ediyorum hatta umarım benden daha iyisini daha güzelini bulurlar diye de tipler brüksel lahanası beeee.....

hayır bulamadıkları gibi geri falan da dönmeye çalışıyorlar işler iyice çorba oluyor bu sefer de.. Evlenin de düğününüze gelelim :)

siz olsanız döner misiniz ya ?

olmamış yapamamışsınız tüm yollar denenmiş tekrar geri dönüp üzülmek için salak olmak lazım bence. Öyle salaklıkları çok yaptım  o tahammülleri çok verdim karşı tarafa da oradan biliyorum. Değmez siz yolunuza yürüyün derim.  O tahammüller o güzel atlara binip çekip gittiler zaten artık kimseye toleransım kalmadı benim en küçük şeyde soğumaya başlıyorum.


gelelim sevgiliden ayrıldıktan sonra dağıtanlara....

allah akıl mantık dağıtırken şemsiye mi açtınız acaba diye çok düşünüyordum bir zamanlar ama siz kendinize neyi layık görüyorsanız o' ymuşsunuz. Yıllar geçince bunu daha net anladım. Ayrıldıktan sonra tüm kalitenizi belli ediyorsunuz ya da olmayan kalitenizi...

En azından uefa'ya düş be kardeşim .. Ne bileyim benimleyken fonda şampiyonlar ligi müziği  çalıyordu şimdi yanındaki kıza bakınca ankara havası görüyorum ...




18 Nisan 2017 Salı

seni sevmiyorum artık

Birine bunu içten bir şekilde söyleyebildiniz mi ? Ben biraz geç kaldım söylemekte emin olmak istedim kendimden. 8 yıl sonra seni sevmiyorum artık dedim. İçim o kadar rahat ki. Geriye dönmeyi o kadar düşünmüyorum ki hiç böyle içim hafiflememişti. Ben bir şeyler değişsin diye çok uğraştım onur,gurur, kibir, ego her şeyi bir kenara bıraktım tertemiz sevdim. Bunu yapmak benim gibi yüksek egolu biri için çok zordu, bir saniye bile şikayet etmedim. Ama artık geldiğim yerden bir adım ötesi uçurum. Kendime saygımı ve güvenimi de yitiririm bir adım daha ileri gidersem.

Değer gördüğüm yerde olacağım bundan sonra. Bana bir dakikasını bile ayırmayan insana ömrümü vermişim. Düşündükçe hatalarım yüzüme çarpıyor. Hani parmağınıza diken batar ya çıkarmazsanız acısı geçmez. İşte ben o dikenle 8 yıl yaşadım. Her seferinde biz olamayacağımızı bildiğim halde ben buraya kadar geldim bekledim onu.

Bir şeyler bitecekse geri dönüşü olmadan bitmeli. Ben onu sevebileceğim kadar hatta daha fazla sevdim. Hiç keşkem yok içim çok rahat. Buna rağmen her zaman hatalı olan taraf ben oldum çünkü onun her zaman kendi doğruları vardı kendi dünyası vardı. Ama dünya kimsenin etrafında dönmüyor her şey onun istediği gibi olmak zorundaymış. Valla keşke benim de öyle olsa, düşünceleri 18 yaşında  bir erkeğin ütopik dünyasından bile ütopik geliyor bana. Dediğim dedik olmanın ötesine geçmiş. Bundan sonrası için merak ettiğim şey onu kim çekebilecek, katlanacak gerçekten büyük bir merak konusu. Ben bu sefer gerçekten ciddiyim geri dönmeye hiç niyetim yok. Benim zaten 8 seneden beri arkama bakmaktan sırtımı dönmekten boynum yeterince ağrıdı. Bundan sonra o peşimden koşsun da demiyorum. Ben ona değişmen lazım bu şekilde olmaz dedim o da ben değişmem dedi şimdi bu cevabın üzerine benim yapabileceğim bir şey yok. Ben düzelmem diyorsa bu saatten sonra ben düzeltemem. Zaten kimse kimseyi düzeltmemeli ben insanların birbirlerini değiştirmeye çalışmasından nefret ediyorum. Benim buradaki değişimden kastettiğim şey aslında değişim değil. Karşındakinin kendisi olmasına fırsat vermekten bahsediyorum. Bana benzetmeye çalışırsam aynaya bakmaktan ne farkı kalacak ki aşk kendinde olmayanı aramak bence insan kendinin aynına aşık olmamalı. Farklılıklarım beni ben yapan şey bunlardan vazgeçersem bende neye aşık olacaksın ya da aşık kalacaksın ki ?
Sana  benzesem hayat bir zamandan sonra monoton olacak benden yine vazgeçeceksin. Bırak aksın zaman karşındakini keşfet kendini keşfet her gün yeni bir şey öğrenirsin eminim öğretirsin de...
Bence ilişki bu.

Biz niye bittik?
Her zaman onun kuralları vardı sınırları o çizerdi dışına çıkarsan onun hayatından da çıkmış olurdun. Biz sevgili olamadık bu 8 senede onun kuralları ve hayatı benimle uyuşamadı ben ona layık değilmişim hak etmiyormuşum bir de bu var tabi. O benim hayatımın merkezindeyken ben onun yörüngesine bile girememişim bu geçen yıllarda bana da yazıklar olsun değil mi ?
İşte siz bana salak diyorsunuz bunları okuduğunuz zaman ben de aşık diyordum. Artık ben de salak diyorum merak etmeyin...
Yaşadığım hiçbir şey için üzülmüyorum yine de. Tecrübedir der geçerim. Ama okuyor mudur açıp bilmiyorum da şundan adım gibi eminim -bu dünyada imkansız da öbür dünyayı bilemem- seni kimse benim seni sevdiğim gibi sevemez bunu biliyorum. Bunu sana yıllar gösterecek buna eminim. Seni sevdiler sanacaksın ama hepsi bitecek gözün beni arayacak etrafında belki küçük bir ihtimal kalbin de ama beni hiçbir yerde bulamayacaksın. Ben bu şansı defalarca verdim sana. Tam da toparlamıştım dediğim her zaman karşıma çıkıp beni yine darmadağın ettin hiç şikayet etmedim. Ben artık sevmeyi bıraktım seni. Bazen kendimi frida kahlonun mektubunu okurken buluyorum ne kadar benziyoruz onunla sana olan sevgimi de senden vazgeçişimi de en iyi o anlatmış.

Neyse bütün bu olanlardan sonra yine kötü bir şey demeyeceğim sana. Sen zaten benim ahımı aldın bir kere bu dünyada da öbür dünyada da beni hep tanıyacaksın bir yerden, unutamayacaksın.

Kendime Not: Hatalarında boy ver desem boğulacak insanlar için okyanus geçmişim bana da yazıklar olsun.


18 Mart 2017 Cumartesi

Dengesiz adamların ceremesini çeken kadınlar

Hayatınıza bu zamana kadar kaç kişi girdi? Saydınız mı ? Ben saymadım. Zaten önemli olan burada nicelik değil bir niteliğin olması artık buna şans mı dersiniz yoksa kader mi bilmiyorum ama bana hep dengesizler denk geldi nedense. Akıllısının beni bulduğu hiç olmamıştır herhalde ama kendini akıllı sanan çok denk geldi. Eminim siz de bu yollardan geçtiniz.
  Şöyle bir şey de var bu adamlar aslında sizi dengesiz olmakla suçlarlar bir de. Ne kadar makul mantıklı ve sakin yaklaşırsanız yaklaşın suçlu siz olursunuz. İlk tökezlemenizde demediklerini bırakmazlar. İnsan içinden şunu geçiriyor o sırada düşmanım mısın sevgilim mi ? Bu şekilde ilişki yürütülür mü ya böyle adamlar var mı demeyin gerçekten varlar. Ve siz ayrılmanın konusunu açtığınız an siz kötü olursunuz. İşi o raddeye kadar babam mi getirdi salakkk !!!! Tabi ki sen getirdin.
Neresinden tutsanız elinizde kalan o iğrenç zamanları yaşamaya başlarsınız. Aileler tanışıyorsa vay halinize zaten o konuya girmiyorum bile.
Ben bu ilişki konusuna ailelerin ve yakın arkadaşların karışması taraftarı değilim. İlişki iki kişi arasında yaşanır ve  eğer bir problem varsa bu problemi sadece iki kişi çözmelidir bence.
Tavsiyeler tabi ki olur ama bunlar problem çözümünde gidilebilecek olağan yolları açar sadece.
Gelelim bu adamların yaşadıkları ilişki skalasına; inanmayacaksınız belki ama bu dengesiz adamlar nerede iyi aile kızı var onu bulurlar. Neden? Çünkü onların ceremesini o sokakta kafede gördüğünüz kızlar hayatta çekmez de ondan. Bir gün bakarlar ikinci gün sümüklü mendil gibi fırlatır o kızlar bu çocukları kenara ( yapan varsa oh olsun bu arada ) . Onları ancak vefakar biri çekebilir. Çünkü iyi niyet nankörü olmak vefakar ve iyi kalpli insanların böğrünü adeta bir levyeyle deşmekten geçer de ondan. Verdiğiniz değerle kalakalırsınız ortada. Hiçbir şey olmamış yaşanmamış gibi de çeker giderler. Ha yüzsüz oldukları için çıkıp çıkıp da gelme huyları vardır. Kürkçü dükkanı misali. Çünkü dengesiz olmak bunu gerektirir. Bir şeyi asla tek sefer de bitiremezler, kesip atamazlar.
mesela bana yüzük takalım deyip ortadan kaybolan sonra tekrar ortaya çıkıp hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya çalışan olmuştu. Günlük hayattaki yansımaları bunlar. Hayatınız boyunca umarım böyle biri olmazsınız böyle birine denk gelmezsiniz...

Kendime Not: Her zaman o dengesize yeniliyorsun...

12 Mart 2017 Pazar

Eyvah, eski sevgilim evleniyor !

Merhabalar az da olsa kenarlarda benim gibi kalmış bekar insanlar :)


Malum herkes bu aralar ışık hızından bile daha hızlı bir şekilde söz, nişan, kına ve düğün olaylarına giriyor. Hiçbir günüm de facebook da bir olaya denk gelmeden geçmiyor ve şaşırtıcı bir şekilde hala ilişki durumu paylaşılıp altına yorum yazılıyor. Ya bu nedir Allah aşkına kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz.
Ve bu şekildeki eventler gerçekten organizasyoncular için kazanç kapısı niteliğinde save the date'ten tutun da baby shower'lara bekarlığa veda partisinden tutun da diş buğdayı partisine kadar her şey için en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş organizasyonlar yapılıyor. Valla biz bekarlar olarak hisse senedi gibi arttığımızı düşünüyorum ne de olsa az kaldık :)

Şaka bir yana güzel görüntüler iyi fotoğraflar da görüyorum arada çok abartılmadığı sürece güzel hatıralar biriktirmek dünyanın en anlamlı olayı bence.

Şimdi gelelim benim olayıma başlıkta da yazdığım gibi eski sevgilim evleniyormuş nerede gördün diyeceksiniz facebookta :)

Zaten benden sonra herkes uzun ve düzenli bir ilişki yapıyor acemi birliği miyim lan ben ??!!
Sosyal medya da olmasa nasıl yaşayacağız bilmiyorum artık.
Neyse sanırım iki buçuk aylık bir ilişkydi bu da bana geleneksel katlanma süresi galiba :)
Bir zamandan sonra sürekli gelecek ve evliliğe dönen konuşmalar yaşanmaya planlar yapılmaya başlandı. Aramızda çok yaş farkı vardı onun evlenmemek için hiçbir engeli yoktu kendi işinin patronuydu ve benim bitirmem gereken bir üniversitem vardı. Mezun olduktan sonra onunla çalışmamın iyi olacağını söyledi böylelikle gün içinde hiç ayrılmayacaktık ve özlemeyecektik hayatlarımız sadece geceleri aynı yatakta görüşebilen sabahları birbirinin yüzünü göremeden işe yetişmek zorunda kalan çiftlerden olmayacaktık. Tamam çok güzel de ben bunu istiyor muyum aynı işte çalışmayı ?
Mantığım almadı tamam seviyoruz çok iyi anlaşıyoruz eğleniyoruz kafalarımız uyuşuyor arkadaşları beni seviyor her şey güzel ama gelecek planlarımız ofsayt. O zamanlar çalışıyordum sabah 8 akşam 5 mesai yapıyorum yoğunluk almış başını gidiyor eve gelince uyuyordum o derece. Ben de çok çalışkan enerjik hırslı ve pozitif biriyimdir iş beni yormaz ama bu düşünceler içimi kemiriyor
ve beni yoruyordu. Hafta sonları görüşüyorduk. Ben sadece 1 ay çalıştım staj için ve son gün gelip beni işten almıştı. Eve gittik uzun uzun konuştuk ve ben olmayacağını benim bunu yapamayacağımı söyledim gözümün önünde ağladı bütün gece bana sarılıp uyudu sabah kalktığımızda beni eve bıraktı ve bir daha hiç görüşmedik. İçim rahatlamıştı benim için üzülecek bir durum yoktu ortada çünkü yaşım çok küçük evlenmek için ve hala okuyorum. Geçen hafta facebookta kız istediğini gördüm güzel bir olay ya mutlu olsun saf temiz kalpli iyi bir çocuktu. Asla kıskanmayacağım ve hakkında kötü düşünmediğim birisi çünkü.

Umarım hayatı boyunca yaşlanacağı doğru kişiyi bulmuştur bir kaç sene sonra boşanma haberini duymam.

Gelelim evlenmesi halinde çılgına döneceğim bir diğer eski sevgilime yemin ediyorum o evlenirse düğününe gidip  bir tane çeyrek takarım ve müstakbel karısına  kim olduğumu söyleyip ortalığı karıştırır çıkarım ertesi gün boşanırlar.

Zaten onu benden başka biri çekebiliyorsa ve evliliğe ikna edebildiyse helal olsun o kızı görmek isterim gerçekten. Benden sonra da tüm eski sevgililerim tövbe yarabbim saçma sapan kızları buluyorlar. Yemin ediyorum zeki oldukları kadar kalite ve vizyon sahibi olsalar beni kahrederlerdi herhalde :)


Kendime Not : Ne kadar  da gel gelinim gönlüme gel senden başka yer sevemem temalı bir yaz geliyor  :)

9 Mart 2017 Perşembe

Bir erkeğin vizyonsuz olduğunu nereden anlarsınız ?

Bir erkeğin ne kadar vizyonsuz olduğunu pek tabi yanındaki kadından anlarsınız ya da ben ona bakıyorum diyelim. Ne kadar ben şöyleyim ben böyleyim dese de asla inanmadığımı tüm samimiyetimle söyleyebilirim. Küçük bir sosyal  medya taraması onun tüm yalanlarını ortaya çıkarmaya yardım edecektir zaten. Taş devrinde yaşamıyoruz sonuçta :) Ama tabi çakal diye tabir ettiğimiz bir kesim var sosyal medya kullanmıyor işte o zaman arkadaş çevresi,arkadaşının arkadaşı, ortak arkadaşlar gibi kavramlar çıkıyor karşımıza bu benim de en çok kullandığım yöntemlerden biri. Öyle çok komplike gelmesin hemen size demek istediğim şu ki -eğer asosyal biri değilseniz- hepimizin çevresinde arkadaş ağı çok güçlü olan, herkesi tanıyan her yerde tanıdığı olan bir arkadaşınız hatta birkaç arkadaşınız mutlaka vardır. Onlara kanka bu kim nedir ne değildir diye sorarsanız hemen gbtsini hatta adli sicil kaydı ve anne kızlık soy adını  bile alabilirsiniz şimdiler de stalkerlık böyle işliyor valla :)

Şimdi gelelim en civcivli kısma, hatundan elde ettiğimiz çıkarımlara.....

Zaten huyumuzdur biz kadınlar kalitemizi her hareketimizden belli etiğimiz için bunu anlamak ve çıkarım yapmak çok zor bir şey değil :)

Hemen bir örnek vereyim başımdan geçen  daha kolay anlaşılsın. Benimle konuşmaya çalışan biri vardı baktım böyle tatlı tatlı konuşuyor yürüyor daha önceden sevgilisi olduğunu biliyordum herhalde ayrılmış dedim hemen bir sosyal medya taraması yaptım fotoğraf yok isim yok temiz ama benim içim rahat değil tabi bu arada hala konuşmaya devam ediyoruz okulda da görüyorum ama hala bir şey anlayamadım ilk fırsatta hemen herkesi tanıyan bir arkadaşıma gittim sordum nedir diye yukarıda da yazdığım gibi küçük bir nüfus kayıt örneği aldım neredeyse :) Bir kaç kişiye daha sorunca yapbozun parçaları birleşti. Arkadaş çevresinden zaten ne kadar vizyonsuz olduğunu anlamıştım üstüne sevgilisi olduğunu  kendisi itiraf etti. Sevgilisi olup da başka bir kadınla konuşmayı -bu bence aldatmaya girer- nasıl göze alır yapar bilmiyorum ki bence bu vizyonsuzluğun en üst noktası. Şöyle söyleyeyim erkeğin ya da kadının vizyon sahibi olup olmamasını sakın ola ki dış görünüşüyle anlamaya çalışmayın giydiği kıyafetler, marka takılması, saçı makyajı  ya da ayakkabısı falan bunlar size bütünü vermez parçayı verir. Davranışlara bakın size ya da arkadaşlarına nasıl davrandığına.... Belki arabanın anahtarını masaya koymasından cüzdanını ya da sigara paketini bunlar hep detay gözlemleyin bir virgül koymasının bile anlamlarını arayın gerekiyorsa...  

Sonuç olarak kendimden kat be kat çirkin kızları sosyal medyada tarattırdığın için teşekkür ederim. Güzel bir deneyim oldu benim için. Ne kadar çok vizyon sahibi olduğunu görmüş oldum.


Kendime Not: Suratına vizyonsuz köpek diye bağırsam da  geçmeyecek ! 

15 Ocak 2016 Cuma

Sezen Aksu dinlemek...

Sezen Aksu dinlemek öyle bir his ki…
Adamı acının tam ortasına sürükleyip bırakıyor resmen. Sezen Aksu deyince nedense insanın aklına hep acıklı şarkıları geliyor. Sanki hiç hareketli şarkı yapmamış gibi. Ya da o kadar çok iz bırakacak duygusal şarkı yapmış ki hareketli olanların esamesi bile okunmuyor yanında.
      Bütün acılarımızı hepimiz Sezen Aksu şarkısıyla çekmişizdir muhtemelen. En az iki tane dinlediğimiz olmuştur. Ne kadar vazgeçemesek de ‘’ Vazgeçtim’’i dinlemişizdir. Ne kadar geçmese de ‘’Geçer’’i.
Yağmurlu havalarda bir bardak kahve koyup camdan dışarıyı izlerken ‘’Deli Kız’ın Türküsü’’nü de dinlemiş olabiliriz belki.
      Hiçbir şey yokken de durduk yere açıp hüzünlenmişizdir. O sözler kim bilir neler yaşandı ve bitti de yazıldı söylendi bunu en iyi Sezen Aksu bilebilir herhalde. Birisi senin hayatından çıkıp gidiyor ve sen bütün acılarını dizelere döküp besteliyorsun bu nasıl bir acıdır ki sana o sözleri söylettiren…
      Mesela benim hayatımda en büyük iz bırakan şarkısı sanırım ‘’Küçüğüm’’ şarkısı. Şuan 19 yaşındayım istersem 39 veya 49 olayım o şarkıyı dinleyince küçücük bir kız çocuğu gibi hissediyorum. Sanki şu hayatta kazandığım yaptığım her şey yalanmış gibi geliyor. Ne kadar az yol almışım ne kadar az yolun başındaymışım meğer elimde yalandan kocaman rengârenk geçici oyuncak zaferler deyince. Bu hayatta daha ne kadar eksikmişim diyorum kendi kendime. Zaten Sezen Aksu’nun da bu şarkıyı söylerken sesi titriyor gibi geliyor bana.

    Benim için bir başka önemli şarkısı da ‘’Sarı Odalar’’.Bir ilişki bitimini açıklayan gelmiş geçmiş en iyi şarkı bence. Oğluna yazdığı söylense de ben alakası olduğunu düşünmüyorum.(Nitekim Sinan Çetin’e yazıldığı da söylentiler arasında)Bir kadın bir gidişini bu kadar mı güzel anlatır. Ben sen sen diye bittim oğlum, hadi bakalım unut unutabilirsen derken karşıdakine hissettirilen acıma duygusunun kendini yüceltmenin verdiği hazla karışması sonucu herkesin bir parça hayat bulacağı bir Sezen Aksu parçasıdır ‘’Sarı Odalar’’.